İnsanı en fazla korkutan, bilinmeyendir. Gelecek bizi bazen bunun için endişelendirir.
Yeni bir yere taşındığımızda, iş veya okul değiştirdiğimizde, alıştığımız çevreden, alıştığımız insanlardan ayrıldığımızda endişe duymamızın sebebi budur. Ülke savaşa girdiğinde veya ülkede salgın bir hastalık baş gösterdiğinde de yine bizi korkutan şey bilinmeyendir, yarın ne olacağı…
Bilinmeyen durumlar her yaştan insanı endişelendirir. Ama yetişkinlerde öz-denetim dediğimiz temel kontrol becerisi daha gelişmiş olduğundan belirsizlikle baş etmeleri daha kolay olur. Elbette yetişkinlerin de bazıları kişilik olarak daha kaygılıdır. Yine de o durumda bile kendilerine göre bazı çözümleri daha rahat bulabilirler. Yetişkinler daha bilgili ve tecrübelidir; sosyal destekleri daha fazladır.
Peki belirsizliğin kaygıyı arttırdığı durumlarda çocuklar ne hissederler, annebabalara bu gibi durumlarda ne düşer?
Çok güncel bir durum, koronavirüs salgını üstünden bu soruyu cevaplamaya çalışayım:
Çocuk, olayın (savaş, deprem, kaza veya salgın) ölçeğine bakar. Eğer olay büyük ölçekli ise, çok insanı etkiliyorsa, daha fazla etkilenebilir. Daha lokal ise, etkisi belli bir bölge ve o bölgedeki insanlarla sınırlıysa, çocuk daha az kaygı duyacaktır.
Koronavirüs salgını durumunda olay büyük ölçekli ve herkesi etkileme ihtimali var. Bu, çocukların kaygısını arttırır. Çocuk, olayın (savaş, deprem, kaza veya salgın) hayatını ne kadar etkilediğine bakar. Eğer etkiliyor ise, hayatında değişikliklere sebep oluyor ise, daha fazla etkilenir, kaygılanabilir.
Koronavirüs durumunda okulların, kursların, tiyatro, sinema gibi eğitim ve eğlence yerlerinin kapanması, önlem olarak evde kalınması, kalabalık yerlerden uzak durulması çocukların günlük hayatlarını pek çok bakımdan ciddi şekilde değiştirdi. Bu bakımdan, koronavirüsün diğer tüm toplumsal travmalara kıyasla çocukların hayatını daha yakından etkilediğini söylemeliyiz.
Peki bu durumda annebabalar nelere dikkat etmeliler?
- Salgın her ne kadar hepimiz için bir bilinmezlik içeriyorsa da, bildiklerimiz de var. Koronavirüs ile ilgili çocuklarımızı bilgilendirmemiz önemli.
- Bilgilendirmeyi yaparken çocuğun iki özelliğine özellikle dikkat etmeliyiz: Yaşına ve mizaç özelliklerine.
- Bilgi verirken, çocukların yaşına uygun bir dille açıklama yapmak gerekir. Küçük çocuklara açıklama yaparken hem içerik daha basit olmalı hem kullanılan dil daha açık ve anlaşılır olmalı.
- Küçük çocukların esas olarak bilmeleri lazım olan, bir hastalık olduğu ve bu hastalıktan kendimizi korumamız için dikkat etmemiz gerekenler. Örneğin; ellerimizi bileklerimize kadar yıkamamız, ellerimizi her zamankinden daha sık yıkamamız, havluları paylaşmamamız, tokalaşmaktan ve öpüşmekten kaçınmamız, kalabalık yerlerden uzak durmamız gerektiği gibi.
- Küçük çocuklara bu konularda bilgi vermek yetmez, bunları yaptıklarından emin olmak için de daha yakından gözlemlenmeye, daha sıkça hatırlatma yapmaya ihtiyaç duyabilirler. Annebabaların kendilerinin de bu konularda çocuklara örnek olmaları çok önemli.
- Her çocuğun farklı bir mizacı vardır. Mizaç, doğuştan getirdiğimiz genetik temelli özelliklerdir. Bebekler doğduklarında fiziksel olarak birbirlerinden nasıl farklılarsa, bazısı siyah saçlı, bazısı kumral, bazısı sarışın ise, mizaç özellikleri bakımından da birbirlerinden farklıdırlar.
- Bazı çocuklar daha çekingendir, bazıları daha sosyal ve girişken. Bazısı daha tepkiseldir, bazısı daha sakin. Bazı çocuklar daha korkuludur, bazısı daha korkusuz. Bazı çocuklarda duyusal hassasiyet daha yüksektir; sesten, ışıktan, ısıdan, giysilerin kumaşlarından daha fazla etkilenir rahatsız olurlar. Bazı çocuklar için bunlar hiç önemli değildir, farkına bile varmazlar.
- Bunlar çocuklarda gördüğümüz çok sayıdaki mizaç özelliklerinden sadece birkaçı. Ve bunların içerisinde koronavirüs salgınını çocukların nasıl yaşadığı ile en yakından ilişkili olan korkulu mizaçtır.
- Bazı çocuklar hemen her şeyden daha çabuk ve daha fazla korkar, ve daha zor yatışırlar.
- Koronavirüsü çocuklara anlatırken mizaçlarının ne kadar korkulu olduklarını bilmek ve çocukların tepkilerine bakmak çok yararlı olur.
Korkulu mizaca sahip çocukların verdikleri tepkiler farklı olabilir. Bazıları kaygı verici bilgilerden kendilerini uzak tutmak isterler, bu bilgileri duymak dahi istemezler. Bir anlamda kendilerini korkutucu bilgilere kapatırlar. Çocuklara koronavirüs konusunda bilgi verirken annebabalar çocuğun nasıl tepki verdiğine dikkat etmeliler. Çocuk fazla detay duymak istemiyor ise, annebaba orada durmalı ve gerekli tedbirleri anlatmakla yetinmelidir.
- Korkulu mizacı olan bazı çocuklarda ise belirsizliği azaltmak için çok soru sorma ihtiyacı olduğunu görürüz. Çocuk daha çok bilgi edinerek kaygısı ile baş etmeye çalışır. Bu durumda annebabaların çocuğun sorularını cevaplamaları, sorunun cevabını bilmiyorlarsa geçiştirmemeleri önemlidir.
Çocuğun karşısına sansasyonel bilgi ve görüntülerin çıkmayacağından emin olunan, bilimsel temelli bilgiler paylaşan web sitelerine beraber bakılabilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün web sitesi gibi. Veya annebaba önce kendisi güvenilir bir web sitesinden araştırma yapıp cevabı bulabilir ve çocukla kısa bir süre içinde paylaşabilir. Çocuğu uzun süre cevapsız bırakmamaya dikkat etmek gerekir.
- Eğitime ara verilen dönem uzayıp, evde geçirilen zaman arttıkça çocukların sabırları azalabilir, kaygıları v soruları artabilir. Bunlara annebabanın sakince ve doğru cevap vermesi önemlidir.
- Bunların yanı sıra, hatırlatmam gereken iki temel, önemli nokta: Annebabalar çocuklarının kaygılarını arttırıcı davranışlardan kaçınmalılar. Ve var olan korku ve kaygılarını küçümseyici, alaycı tutum ve davranışlardan da kaçınmalılar.
Evde tv’nin sürekli açık olması, çocuğun korkuya sebep olacak içeriklere kontrolsüz şekilde maruz kalmasına sebep olabilir. Haberler yetişkinler içindir, küçük çocuklar için değil. Annebabanın televizyonda veya sosyal medyada sürekli koronavirüs haberi izliyor veya bununla ilgili konuşuyor olması, çocukların kaygısını arttırabilir.
- Salgın hastalıkların olduğu zamanlarda, annebabalar akraba ve arkadaşlarıyla sıklıkla haberleşebiliyorlar. Yetişkinlerin düşündüklerinin aksine, çocuklar pek çok konuşmayı fark eder, dikkatle dinler ve bu konuşmalardan etkilenirler. Çocukların yanında söylenenlere, telefon konuşmalarına annebabaların her zaman dikkat etmelerinde çok fayda vardır.
- Çocuklarda korku ve kaygı kendini bazen öfke şeklinde de ortaya koyar. Çocuklarda bu dönemde öfkeli tepkiler artabilir, özellikle evde kalma süresi uzadıkça kaygı yükselebilir. Yuvaya/okula gitmemek, evde kalmak bir süre sonra çocuk için eğlenceli olmaktan çıkabilir. Annebabaların bunun farkında olup sakin kalmaları önemli.
- Çocuklarla duygular hakkında konuşmak sosyal ve duygusal gelişimlerini her zaman destekler. Ama özellikle böyle bir zamanda çocukla ne hissettiği hakkında konuşmak yararlı olur.
- Annebabanın ilgili, kontrollü ve sakin olması çocukta güven hissini arttırır, kaygı ve öfkeyi yatıştırır.
- Bu dönemde herkesin daha fazla ihtiyaç duyduğu şey güven hissi. Çocuklar güven hissini en çok annebabalarıyla olan ilişkilerinde hissederler. Dış koşulları kontrol etmemiz bazen imkanlı olmasa da, kendimizi kontrol etmemiz ve ilişkilerimizin daha olumlu olmasını sağlamamız mümkün.